Safra
kesesi hastalıklarının çoğu kez belirti vermeden ilerlediğini belirten Prof.
Dr. Yavuz Selim Sarı, özellikle taşların küçük olması halinde ameliyatın
gerekli olabildiğini vurguladı. Prof. Dr. Sarı, ameliyat sonrası yaşanan
sorunlara da değindi.
BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Genel Cerrahi
Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, safra kesesinde taş ve iltihabın çoğunlukla
bir arada meydana geldiğini belirterek, "Hasta başka bir sebeple doktora
gittiğinde doktorun yaptığı muayenede tesadüfen taş bulunabiliyor" dedi.
"Safra kesesinde eğer taş varsa burada ameliyat artık gerekiyor"
diyen Prof. Dr. Sarı, ameliyat kararının hastanın durumuna göre alındığını
belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Hastalıklar her bireyde farklı şekilde seyredebiliyor. Bu yüzden safra
kesesi taşı olan kişileri de ayrı ayrı değerlendirmemiz lazım. Hasta gençse ve
beklenen yaşam süresi ileri derecede uzunsa bu durumda ameliyat gerekiyor.
Ancak hastada yandaş hastalıklar varsa, anestezi almasına engel olacak durumlar
varsa, hastanın ileri derecede kan hastalıkları ya da başka hastalığı varsa bu
durumda mutlaka ameliyat etmek gerekmiyor. Kimin ameliyat olup, kimin
olmayacağını bireylere özel değerlendirmek gerekiyor."
İleri derecede sirozu, hematolojik hastalığı, ileri
derecede kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, kronik akciğer hastalıkları
olan hastalarda ameliyatın riskli olduğunu belirten Sarı, "Hastada ne gibi
şikayetler var, safra kesesini almak zorunda mıyız, almasak da bu hasta
yaşamını devam ettirebilir mi, hastaya ne tür zararlar verebilir, öncelikle
bunun muhasebesini yapıyoruz. Eğer safra kesesinde taş kalırsa ve daha fazla
zarar veriyorsa riskleri anlatıp, her türlü tedbiri alıp ameliyat
ediyoruz" dedi.
"Küçük boyuttaki taşlar safra kanalına düşebilir"
Safra kesesinde küçük boyuttaki taşların daha
tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz Selim Sarı, "Küçük boyuttaki
taşlar daha riskli. Çünkü ana safra kanalına düşme riski ve orayı tıkama,
pankreasta iltihap yapma riski var. Böyle bir tablo gelişirse birtakım invaziv
müdahalelerle ağızdan girilen bir endoskopla safranın on iki parmak
bağırsağından açıldığı yere gidip, bulup, orayı genişletmek ve buradaki taşı
çıkartmak gerekiyor. Bu da hasta için ilave bir risk taşıyor. Yani safra
kesesinde çok sayıda küçük taşların olması, büyükçe tek bir taşın olmasından
daha riskli bir durum" ifadelerini kullandı.
Ameliyat sonrası sürece de değinen Prof. Dr. Sarı,
"Ameliyat sonrası safra sürekli bağırsağa akıyor. Buna bağlı olarak bazı
hastalarımızda şişkinlik, hazımsızlık gibi birtakım sindirim bozuklukları
olabiliyor ama çok önemli şikayetler değil. Çok özel tedaviler uygulamak
gerekmiyor. Basit bazı ilaçlarla bunları düzeltiyoruz ve hasta rahat yaşamına
devam ediyor. Safra kesesinin alınmış olması hastaya ilave bir zorluk
getirmiyor" dedi.